20 Kasım 2006 Pazartesi

Bir Mail Grubuna Yazılmış Garip Yazı

MODERN İNSANA DAiR FERDiSEL UZAKLIK

Terentius "Insana dair hicbir şey bana yabancı degil..." demiş ya... Gozlemci olmak gerekiyor. Gectigimiz gunlerde lise yillarinda donem donem platonik ask yasadigim ve her gordugumde saclarini opmek istedigim biricik kiz arkadaşima rastladim. Hani bazen cocuklugunuza donmek istersiniz ya. Bogaziniz dugumlenir bazi anilarda... Iste oyle yarim kalmis aslinda da hic baslamamis bi hikayeydi bizimki... Konusmaya basladik. Koyulasti... Sonra bana bi ara siir, hikaye falan yazar misin diye sordu? Artik ne konusuyorsak?

Daha sonra vedalastik telefon numaramı aldı ve ayrıldık.

Ertesi gun eve geldigimde kendimi kirli bir ajanda ve icinde sayfalarca not karistirirken buldum... "Sen bana bu kadar yakinken, o kadar uzak olabilen tek güzel şeysin.." gibi

'pejmurde platonik' bi askın gostergesi olan saf sozler gordum aralarinda...

Baska baska seyler okudum orada... Yillar oncesinden bana ait... Sonra yenileri sonra bir baskasi... Telefonum caldi... Arayan oydu... Evimi sordu... Gel dedim.. Hayir sadece bi hediye yollayacagim sana dedi.. Adresi verdim..

Lise'de acaip önemli bi seydi benim icin o kiz ya... Hani sadece uyurken saatlerce izlemek isteyeceginiz turden... Yani adami incelikten homo yapabilecek cinsten...

Tam da keyiflenmis yeni bisiler yazmaya kalkismis ve notlardan kafami kaldiramazken tekrar caldi telefonum... Oydu..

Camdan baksana dedi... Apartman kapımda bekliyordu... Ne de güzeldi... Öyle bi baktım ona... Parıldıyordu. "Neyiz, kimiz, ne yapıyoruz üçlüsü" .ikimde bile değildi. Öylece baktım. Hic aycicegi tarlalarinda gezdiniz mi bilmiyorum ama... Soyle bisi vardir orada... Aycicekleri genellikle ayni boyda olurlar... Ama bazilari daha iri ve yuksektir... Digerlerinden siyrilir... Muhtesem ve heybetlidirler.. İşte bayilirim ben onlara.. Digerleri ile beraber çok güzel gozukurler...

İste bu kiz da oyle bisiydi...

Sonra notlarima geri dondum.. Ve yazmaya... Ve dusunmeye... Kiz kapimda... Camdan ayrildim... Odama kapandim... Telefonumu kapadim... Kapimin zili caliyordu. Bir kere caldi... iki kere caldi... Uc, dort, bes... Sessizlik.... Bir kez daha caldı... Ve sonra daimi sessizlik...

Sonra deli bi Coltrane albumu caldim kendime... Dinlerken dusundum... Zevkliydi yani..

Onemli olan fikirse eger, fiillere ihtiyac olmazdı... Senin bütün enerjini ortaya cıkarabilecek, heyecandan uyutmayacak.... Her sabah ilk nefesinde icine cekmek istedigin... Tutkunun yeni tanımı; bi şeye ama herhangi bi seye sahipsen eger, sukret kendine... Hayir kaybedebilecegin icin degil... Sadece ve sadece geri donup hayata karsi kucuk bi nota basmani hissettirdigi icin... Piyanist de olabilirsin... Ressam da... Muhendis de.. Kalfa da.. Kafka da… Avukat ya da profesor ne olursan ol olacagin tek sey; insan olmaktir.. Ve o zaman hissedersin... Hayatın anlamı gözlerinin önünden geçmektedir.. Elmacık kemiklerinden suzulen gozyaslarini gordugunde sevgilinin ya da sevdigin seyin, anlarsin; onu bulamayanlarin en çok merak ettigi; hayatin anlamini... Tek kelimeyle sevgidir bu... Başka bisi degil...

Sonra boyle durumlarda, yanaklarında yaslar, kendini boy aynasinda görürsün... İşte o zaman hersey anlamsizlasir.. Kafan karisir... Icinden cikamazsin. Ciktiginda da hatirlayamayacak durumda olursun.. Ama bilirsin kendi goz yaslarindir notlarin, resimlerin, ya da hikayen... Iki dudagin arasindan suzulen sozlerin melodisi de budur iste...

1+1=1 bir soru mudur ki?

Benzer bi duygu hissettirdigi icin bana Ferdi, sanırım ben de bisiler yazmak istedim.. Böyle guncel bir durumdan yola ciktim artik Outro'ya varmak gerekli...

Basta alinti yaptim ya "İnsana dair hicbirsey bana yabanci degil" lafini.. Gercekten de oyle...

Yukaridakileri yazmak icin gerekli olan seyin on parmak ve bir klavye oldugu zannedilebilir ilk bakista çünkü....

Sevgiler

Can

Hiç yorum yok: