Dumbanın kulakları gibiydi herşey
Ürkek, titrek ve fedakar
Yıldo'nun kahkahası gibiydi
Aşkımız
Şen, titrek, parça parça.
Nestle’nin suyu gibiydi aşkımız
İşlenmiş, titrek, perişan
Islanmış bir yorgan gibiydi aşkımız
Utangaç, titrek, vefakar
Geceyi örten bulut gibiydi aşkımız
Fransız, titrek, isyankar
Bir yosmanın keskin çığlığı gibiydi sobanın ateşi
Ya da çıplak tene giyilmiş bir yün kazağın tene batan ızdırabında
Büyük sınıfların kalabalıklarında kaybolmuş tembel bir kevaşenin sıcaklığındaydı bazen
Eve dönüşlerin olmasa
Kısa film yarışmaları olmasa
Utanmadan içtiğim sigara markaları
Kurbağa Kermet’in üzgün bakışı
Ve sen ve ben ve bir de küçük kedimiz…
/ekrem parköz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder