Günlerden bir gün kızın biri erkeğin birine gel ayrılalım demiş. Erkek o an tuvalete gitmiş. Geri döndüğünde kıza şunu anlatmaya başlamış:
“Yarın sabah kalktığında ben senin için bir kredi kartıyım. Şöyle düşün. Borcun var. Ve bunun için hiç çaba sarfetmemişsin. Asgari ödemen gereken tutar kadar ödeme yapmış ama fazlasını harcamışsın. Ve fazlasıyla borcun birikmiş. Kredi kartını kapatmak, borcunu eşit taksitlerle ödemek istiyorsun. Tabiî ki de beni arıyorsun. Ben o kartı ve borcunu kapatmak için konuştuğun müşteri temsilcisiyim. Telefondayım. He he… Seni öylesine etkiliyorum ki. Kapatmak istediğin kredi kartının aslında ne kadar önemli olduğunu sana sadece 7 dakikada ve kapatmak istediğin borcunun as’li’len ne kadar önemsiz olduğunu birçırpılısı’ndan 9 dakikada anlatıyorum. Benimle (the temsilci) konuştuktan sonra kartını kapatmak istemiyorsun. Çünkü buna gerek olmadığını sana inandırmak için staj dönemimde 5 gün eğitim almışım. Seni ‘Bir dakika hatta bekler misiniz?’ diye beklemeye almak istiyorum.
‘Hay ve hay’ diyorsun. Hatta beklerken sen ‘singing in the rain’ çalıyor. Hattan alıyorum seni. Tekrar şöyle diyorum: ‘Kartınızı kapatmak istediğinizden emin misiniz hanımefendi?’
‘Kesinlikle’ diyemiyorsun bile.
Sana kartımızın ne kadar işe yaradığından ve bir çok avantajından bahsediyorum tekrar. Bana akordu olmayan bir kuyruklu piyanoyu zorla çalan Fazıl Say gibi cevap veriyorsun:
‘Hmmm.’
‘Eh peki tamam kartımı kapatmayacağım. Ama kart limitimi indirebilir miyim?’ diye soruyorsun.
Ben sana ‘Tabiî ki indirebilirsiniz örneğin şöyle’ diye başlayan ve sadece 2 dakika 34 saniye süren bir konuşma yapıyorum.
Sonuç: Limit 500 tl.
Kuşkusuz ki bu benim için bir başarı. Üstelik çalışma arkadaşlarım tarafından takdir edilmemi ve bana kokulu bir rozet takılmasını sağlayacak. Ancak ben bunu umursamıyorum.
‘Sayın Müşteri, pardon ….. hanım, umarım hizmetlerimizden memnun kaldınız. Kartınızı kapatmamak doğru bir tercih olmalı. Bizimle çalıştığınız için teşekkür ederiz.’ diyerek ‘ne kadar da güzel konuştum değil mi’ gülümsemesiyle ahizeyi kapatıyorum.
Sen o gece mutlu uyuyorsun. Ertesi gün Mango’ya gittiğinde her ne kadar kumaşını beğenmesen de indirim olduğunu görüyorsun. Kredi kartını sadece asgari ödemenden dolayı sevdiğini bir kez daha anlıyorsun.
Anladığın bir şey daha var: Eğer bütçen kadar harcama yapar ve hiçbir ödemeni aksatmazsan, kredi kartının senin hayatını kolaylaştırabilecek ve mutlu edecek ‘ne de’ güzel nedenlerden biri olabileceğini görüyorsun.”
Kız tuvaletten dönen ve bu konuşmayı yapan erkeğin karşısında dakikalarca sessizce bakakalmış. Adam hesabı söylemiş. Restaurant’ın kapısında, kız, bir taksi çağırmış…